27 Haziran 2016 Pazartesi

Başkası olma kendin ol böyle çok daha güzelsin:)





Farklılıklar dünyayı güzel yapan noktalar aslında ,doğadan almamız gereken ilhamlar var bu noktada,hiç kimse balıktan yüzmek yerine uçmasını beklemez mesela, ya da bir papatyaya neden beyazsın diye soran olmaz,o öyledir çünkü kabul edilir varlığı olduğu gibi diğerleri tarafından..Eski bir şarkı bu yazının başlığı ,şarkının gerisinde çok hoşlaşmadığım bölümler olsa da bu cümle o kadar doğru ki özellikle son birkaç yıldır kaç kez insanların yüzüne şöyle dan diye söyleyesim geldi bilmiyorum.Bu arada gayet konuşur gibi yazıyorum değil mi ama blog ki bu bilimsel makale yazmıyorum sonuçta ,ki yazmanın o ciddi kısmını parçaları birleştirme halini de severim ben o ayrı :) Yüzüne söyleyesim geldi insanların demiştim ya bu benim  en iyi  ve  en kötü yönlerimden aynı anda galiba..Bazen patavatsız bile gelebilir gerçi çoğu kez dengeyi tuttururum da,en yakınlarım, en sevdiklerim bu halden en çok çekenler galiba görmüşsem ,fark etmişsem bir şey yapsalar daha iyi olacaklar ya da  o yolun sonu iyi değil onlara dan diye söylerim tüm açıklığı ile ...değiştirmek değil derdim kimseyi ,başkası olma kendin ol demeyi isterken herkeslere bu saçma bir tutarsızlık olurdu zaten değil mi ama ...sonuç olarak ben ne dersem diyeyim seçimler hep insanın kendisinin elinde öyle de böyle de..



Başkası olma kendin ol demek istediklerim arasında bir de  şu TV programları var ; yok laf olsun diye değil gerçekten 3 yıldır doğru dürüst TV izleyemiyorum.Aynı uzun replikler,delice bir kavga dövüş hali ile mafya özentiliğini incelikli zeka ile buluşturmaya çalışanlar,sonra tarihi anlatacağım diye yola çıkıp parodiye dönüşenler,kıyafet seçimi ile başlayıp mobbing nasıl yapılır konulu derse dönüşen yarışmalar,bir konuşma öncesi yarım saat bakışma halleri,haberlerden taşan nefret söylemleri vb, yok bünye kaldırmıyor .. Biz nasılız ki programlar nasıl olsun demek işin  kolayı , mecburi mali vb nedenlerle en büyük eğlencesi  TV olan çoğunluğun olduğu  bir yerde sürekli bunlar izleniyorsa onlar gibi bir toplum oluşuyor; yok toplum bilimci değilim olmak gibi bir hedefim de yok ,ama bunları görmek için azıcık mantık süzgecinden bakmak yeterli sanki..Nerede kötü enerji pompalayan format var ise bizim ekranlara misafir gibi,bunu istiyor seyirci denmesin hedef kitlen mecburi izleyici sen de işin kolayına kaçıyorsun canım daha çok reklam  alayım hesabı ile ... a şu 25. kare olayı mı hani subliminal mesaj vb direkt dizilerin kendisi reklam en janjanlısından hayat reklamı hem de; aşırı zengin görünen ama aslında çalışıp çalışmadığı belli olmayan  insanlar ,çalışmanın kötü olduğu anlayışı ile kırıp dökerek  birden zengin olan mafya kılıklı karakterler vb.. bu mudur e sonuç bunlara öykünen genç insanlar tabi zaten iş de bulamıyorum bari böyle dikkat çekerim diye program program gezenler,haraç kesmeye kalkanlar,başkalarının hayat tarzını kendine takıntı yapıp böyle yaşayamazsın noktasına gelenler ..Başkası olmamakla ne ilgisi mi var; biz böyle bir toplum değildik ki aslında hani şu eski filmler var ya aileden güzel değerlerden bahseden , gecenin bir yarısında bile olsa niye her seferinde deli gibi izliyoruz sanat şaheseri olduğu için mi ki? cevap şu : gerçek olanı özlüyoruz ,sahte geliyor üzerimize sonradan giydiğimiz bu elbise...Nasıl mı değişir hmm normal istediğimiz özlediğimiz gibi içerikler yaratmalarını istemeyi deneriz mesela,gerçi   kendi yayınlarımızı yaratmaya başladık aslında sosyal medya üzerinde:)  belli yaşlardakilerin hani ellerinden düşürmedikleri o telefonlar var ya ,onlarla durmaksızın kendi yayınlarını yapıyor ve çevreleri tarafından izleniyorlar, uzun vadede bu tür bilgi içeriğinin "rating"i daha yüksek olacak belli ki..

Andy Warhol yıllar önce demiş ki ,bir gün herkes 15 dakikalık ünlü olacak,haklı çıktı kesinlikle 
 haklı çıktı kesinlikle.. artık hepimiz kendi yayın yaptığımız sosyal medya sayfalarımızın ünlüsüyüz en azından değil mi ama
her birimiz kendi sosyal medya hesaplarımızın ünlüleri haline gelmeyi başarma yolunda ilerliyoruz
sosyal medyadaki bu hali seviyorum ben ,itiraf etmeliyim ki,en gerçek hallerine dokunuyoruz farkında olarak ya da olmayarak birbirimizin.. ve bence TV de vb maruz bırakıldığımız içeriklerden çok daha keyifli ve güzel bu halimiz.. başkalarını taklit edenler mi,hmm onlar gerçek hayatta da öyle ki..





 Kendin olmak zorlu bir süreç dünya denen gezegende; düşünsenize tarihten gelen alışkanlıklarla ortak bir paydada buluşup aynı biçimde davranacak biçimde eğitiliyoruz mesela.Farklıysan eğer diğerlerine benzemeyecek biçimde davranıyorsan mesela çok zekiysen ;gerçi bu da göreceli bir durum ama,ya da aynı yerde uzun süre oturamayan bir tipsen hemen hazır etiketin : uyumsuzsun kolay gelsin :) Benzer olmak kolay, çünkü aynı dili konuşur, aynı şeylere tepki gösterir ,aynı şekilde gülersin ama farklıysan hayat bazen zorlayıcı olabilir.. 


Hayallerin farklı ise, o klasik şablonların uyum sağlamakta güçlük çekiyorsan, okula adım attığın andan itibaren işin oldukça zor aslında..Kişisel deneyimim :) gayet iyi biliyorum,ben dünyaya standart bir pencereden bakan biri olamadım asla,hala en çok kullandığım soru kalıbı ;evet kocaman oldum hala:) , "ama neden?" Sorgulamam ve sormam öğretildi bana ,öyle gördüm öyle bildim sorularıma hep cevap aldım kaç yaşında olduğumun hükmü olmaksızın , a bir de kişilik tabi ben hep çok ama çok meraklıydım.Okul sistemi ise aynı zekadaki bireylerin ayn biçimde öğreneceği yargısı ile oluşturulmuş, ama başlangıçta ihtiyaçlar standartmış sonuçta biri taşır öbürü tamir eder,diğeri planlar vb bakış açıları ile temel seviyede de olsa  yetenekleri de gözönüne alıp bir şablon oluşturulmuş ona göre devam edip gitmiş .Artık çoklu zeka teoremine  göre eğitim vermeye çalışan /deneyen kurumlar var ama bunlara herkes hala erişemiyor.O teorem nasıl birşey mi acaba anlatması çok uzun sürer basitçe herkesin farklı özellikleri olduğunu ve ona göre eğitim almasının mümkün olduğunu  anlatır ,daha fazlası için google a sorun :)  ya da şuradan bakabilirsiniz tabi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Çoklu_zekâ_kuram  Bunun test yöntemleri var sen nasıl öğrenirsin onu ölçüyor, aslında el yeteneği olan biri asla anlamadığı  ve çözemediği matematik problemleri ile uğraşmıyor böylece..


Kendin gibi olduğunda hayatının daha kolay akmaya başladığını fark ediyorsun ,önüne seni daha çok sen yapmak için yeni fırsatlar ,beklenmedik yardımcılar çıkıyor.Zorluk da oluyor tabi ki ama aslında olmadığın biri gibi davranıp yaşamaktan daha zor olamaz ki..Koşullar bizi bazen zorluyor elbet kabul ediyorum bir eğitim almışım bir yol çizmişim kendim sevmiyorum bu yaptığım işi ama mecburum ki diyoruz ,evet çok doğru oyle de yaşıyoruz ama arada kendimiz için birşeyler yapmayı da neden denemeyelim ki ... Her bir gün için birşeyleri değiştirmeyi denesek kendimiz olmak için dünya da güzelleşir çevremiz de farkında olmasak da...Bir günde çılgın bir değişim ,dönüşüm beklemek gerçekçi değil elbet; bir Kafka romanı karakteri değiliz sonuçta değil mi :) Yavaş,sabırlı emin adımlar yeterli ve kabul etmek tabi ki herkesi herşeyi olduğu gibi ...Geçenlerde bir yazı okudum ruhsal gelişim ile ilgiliydi,ruhsal olarak dengeye ulaşmış bir kişinin tüm dünyaya faydası olan enerjiler yaydığından ve denge düzeyine göre çevresi hatta tüm insanlığı iyi yönde etkileyebileceğinden bahsediyordu.Kendini gerçekleştirmek,kendin olabilmek bu denge noktasına ulaşmanın en iyi yollarından biri bence ,çünkü o durumda her ne olursa olsun kendi iyine doğru ilerlediğin için huzur ve güzellik saçıyorsun etrafına...hepimizin kendimizi gerçekleştirmeyi başaracağı günlere o zaman....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder